Ruhsar Eryöner: “Geleceğin kadın liderlerine ışık tutmak için çalışıyorum”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Hilton Türkiye Doğu Avrupa ve İtalya Bölge Genel Müdürü. Mutluluk garantili olduğu için turizmci, üstelik de doktor babasının tavsiyesiyle. Cesur ve vizyoner turizmci Ruhsar Eryöner’in mesleki gelişim uğruna kovalamadığı fırsat neredeyse yok! Üst düzey yöneticiliğe uzanan kariyer geçmişinde telefon santraline bakmışlığı da var, oda temizliği ve animasyona gözü kapalı yanaşması da!..

Bundan 30 yıl önce Hilton Grubu ile yolları kesişen, şimdilerde Türkiye’de 11, Doğu Avrupa ve İtalya’da 7 adet hizmet odaklı Hilton otelinin sorumluluğunu üstlenen deneyimli turizmciyle otelciliğe giriş hikayesinden gelecek hayallerine dek samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ruhsar Hanım, ilk olarak sizi tanıyabilir miyiz? Hilton Türkiye Doğu Avrupa ve İtalya Bölge Genel Müdürlüğüne uzanan kariyer yolculuğunuz, turizme giriş hikayeniz ilk nasıl başladı?

Turizm ve otelcilik sektöründe çalışmaya karar verdiğimde küçük yaşlardaydım. Henüz bir ilkokul öğrencisiyken, ileride hangi mesleği seçeceğime dair babamla sohbet ederken bana turizm sektöründe çalışmamı tavsiye etmişti. Bu sektörde çalışan insanların mutlu insanlar olduğunu, bu işi yaparsam benim de keyifli bir hayatım olacağını söylemişti. Babamın mesleği doktorluktu.

Açıkçası babamla yaptığım o sohbete  dek onun izinden ilerleyip ileride bir doktor olurum diye düşünüyordum. Ancak sektörle ilgili söylediği şeyler bana ilham verdi, fikrimi değiştirdi. Hayatta daima hedefleri doğrultusunda hareket eden biri oldum. O sohbetin ardından da turizm ve otelcilik sektöründe çalışmayı kendime hedef koymuştum ve bu yolda da ilerledim.

Lisede yaz tatillerimi otellerde çalışarak geçirdim. Otellerin telefon santrallerinde, animasyon ekiplerinde çalıştım. İleride seçeceğim mesleğe küçük yaşlarda karar verdiğim için kendimi bu alanda geliştirmek için mümkün olduğunca fırsatların peşinden gittim.

Kısaca eğitim durumunuzdan bahseder misiniz? 

Türkiye’de turizm ve otelcilik alanında eğitim alabileceğim en iyi okulların başında Boğaziçi Üniversitesi geliyordu. Bu yüzden kendime orayı hedef olarak belirledim. Türkiye’de üniversiteye giriş sınavı çoğu genç için zorlu bir dönem ancak ben en başından beri hedefime ulaşacağıma inandım ve sonunda bunu başardım.

Boğaziçi Üniversitesi’nde aldığım eğitimin, ders aldığım hocaların ve öğrenciliğim sırasında dahil olduğum staj programlarının yaklaşık 40 yıldır devam eden kariyerimde bugüne gelmemde büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

Üniversiteden sonraki süreç nasıl devam etti? Sektöre yeni başlayan biri olarak nasıl bir yol çizdiniz kendinize? 

Kariyerimin ilk adımlarını henüz bir üniversite öğrencisiyken attım. Boğaziçi Üniversitesi’nin uzun dönem yaz stajı programı vardı. Bu kapsamda Hilton Istanbul Bosphorus’a kabul edildim. Birçok arkadaşım resepsiyon, yeme-içme hizmetleri gibi birimlerde staj yapmak isterken ben oda servisi biriminde staj yapmayı tercih ettim. Çünkü oda servisi birimini o yaşlarımda deneyimlemezsem bir daha tecrübe edemeyeceğimi  biliyordum.

Bütün bir yazımı ekiple birlikte odaları ve otelin ortak alanlarını temizleyerek geçirdim. Böylelikle odaların temizliği ve düzeninden otelde konaklayan misafirlere sunulan ürünlere kadar birçok şeyi yerinde gözlemledim. Otele konaklamaya gelen misafirlerin nelere dikkat ettiğini, otelin onlara ne gibi ürün ve hizmetler sunduğunu birebir olarak gördüm ve bu gözlemler aslında mesleğimi icra ettiğim süre boyunca bana ışık tuttu.

Üniversite eğitimimin ardından rezervasyon biriminde çalışmaya başladım. Ancak sektöre giriş yaptığım dönemde rezervasyon birimi sadece rezervasyon almak üzerine değildi, teknoloji bugünkü kadar ileri seviyede olmadığı için işin verim yönetimi ve gelir yönetimi gibi kısımlarını da kapsıyordu. O dönemler bilgisayar kullanmıyorduk, rezervasyonlara dair tüm hesaplamalar manuel olarak yapılıyordu.

Hilton ile yollarınız nasıl kesişti? İş geçmişinizde hangi pozisyonlarda görev aldınız? 

Hilton’la yollarımız 30 yıl önce kesişti. Grand Hotel Efes’teki işimin ardından Hilton İzmir’e geçtim. İzmir’de açılan ilk uluslararası oteldi ve benim için de çok keyifli bir deneyimdi. Orada geçirdiğim 13 yılı, birlikte çalıştığım ekip arkadaşlarımı hiç unutamam. Ancak orada çalıştığım sürede aklımda yöneticilik alanında ilerlemek vardı ve o dönem birlikte çalıştığım yöneticim bana eğer ileride bir yönetici olmak istiyorsam yerel pazarın yanı sıra uluslararası pazarı da deneyimlemem gerektiğini söyledi. Onun bu yönlendirmesi üzerine o dönem henüz 13 yaşında olan kızımla birlikte Bükreş’e yerleştim ve Athenee Palace Hilton Bucharest’te İş Geliştirme Direktörü olarak çalışmaya başladım. Uluslararası rollerde yer almaktan çok keyif aldım. Farklı ülkelerde yaşamak, yeni kültürleri tanımak her zaman ilgimi çekti. Bu nedenle, şu anki konumuma gelmeden önce Bükreş ardından Prag ve Dubrovnik’te de yine uluslararası pozisyonlarda görev aldım. Hilton Türkiye Doğu Avrupa ve İtalya Bölge Genel Müdürü olarak şu anda Türkiye’de 11, Doğu Avrupa ve İtalya’da 7 adet hizmet odaklı Hilton otelinden sorumluyum.

“Hilton’un en sevdiğim yanlarından biri…”

Hilton’daki kariyerime Türkiye’de başladım ve Doğu Avrupa’ya genişlettim. Önümüzdeki dönemde daha farklı ülkelere ve bölgelere doğru genişletmek ana hedefim. Hilton’un en sevdiğim yanlarından biri çalışanlarına uluslararası pozisyonlarda çalışmaları için olanak tanıması, onları teşvik etmesi.

Zincir grubun pandemi karnesini nasıl değerlendirirsiniz? Süreç yönetimi 2022 yılı itibariyle etkilerini ne şekilde hissettiriyor? 

Turizm sektörü doğası gereği, küresel olaylardan etkilenen bir sektör ve pandemi de şüphesiz sektöre meydan okudu. Ancak Hilton yüz yılı aşkın deneyimiyle pandemi gibi tüm dünyayı etkisi altına alan bir süreci olabildiğince hızlı ve etkili bir şekilde yönetti.

İlk olarak konuklarımızın ve ekip arkadaşlarımızın güvenliğini önceliklendirdik. Bu bizim için şarttı çünkü oteller ekiplerin birbiriyle temas halinde çalıştığı yerler. Aynı zamanda konuklarımızın sağlığı ve güvenliğini sağlamak adına da Hilton CleanStay gibi programlar getirdik. Türkiye’de sorumlu olduğum 11 hizmet odaklı otel, pandemi süreci boyunca hizmet vermeye devam etti.

“İyileşme yolculuğumuz devam ediyor” 

Pandemi sonrası tabloya bakacak olursak, Dünya Turizm Örgütü’nden elde edilen son veriler Türkiye’nin 2021 yılında uluslararası seyahatlerde dünyada dördüncü sırada yer aldığını gösteriyor. Türkiye de dahil olmak üzere dünya çapında seyahatler hız kazanırken, Hilton’un pandemi sonrası iyileşme yolculuğu da devam ediyor. Ayrıca, Londra merkezli araştırma firması GlobalData tarafından yapılan yakın tarihli bir araştırma da Türkiye’nin bütçe dostu alternatifleri tercih eden tatilcilerin tercih ettiği bir destinasyon olduğunu vurguluyor. Kuzey Amerika’dan sonra en büyük pazarlarımızdan biri olan Türkiye, Hilton’un ABD dışında en uzun süredir faaliyet gösteren mülküne ev sahipliği yapıyor.

Şu anda Türkiye’de 70 otelimiz bulunuyor. Bunların yaklaşık yüzde 40’ı Hilton Garden Inn ve Hampton by Hilton markalarını içeren hizmet odaklı otel kategorimize giriyor. Bu markalar, Hilton’un güvenilir misafirperverliği ile desteklenen uygun fiyata kaliteli, güvenilir ve güler yüzlü hizmet sunmasıyla tanınıyor. Bu da onları ister eğlence ister iş amaçlı seyahat etmek için ideal değer odaklı konaklama seçeneği haline getiriyor. Türkiye hem tatil arayanlar hem de iş seyahatinde olanlar için tercih edilen bir destinasyon olmaya devam ederken, bölgedeki büyümemizin devam etmesini ve misafirlerimize uygun fiyatlı, kaliteli misafirperverlik sunmayı dört gözle bekliyoruz.

Otelcilik sektöründe kadın olmakla ilgili düşüncelerinizi de merak ediyorum. Özellikle Hilton gibi köklü bir markada üst düzey pozisyonda konumlanan bir iş insanı olarak neler söyleyebilirsiniz? 

Türkiye’de ve dünyada kadınların konaklama sektöründe önemli bir yeri olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, kadınların iş hayatında gerçekten başarılı olabilmeleri için işverenlerin, kadın profesyonellere yalnızca karar verme yetkisi vermekle kalmamaları; aynı zamanda kişisel hayatına zaman ayırmaya olanak tanıyan destekleyici ve kapsayıcı bir çalışma ortamı da oluşturmaları gerekiyor. Aslında bu sadece kadınlar için değil, cinsiyete bakılmaksızın tüm çalışanlar için geçerli diyebilirim.

Hilton’un kadın çalışanları kariyer yolculuklarında desteklemeyi ve mesleki hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duydukları becerilerle donatmayı amaçlayan, Sanal Mentorluk Programı, Kadın Liderler Atölyesi gibi bir dizi programı ve girişimi bulunuyor. Bu girişimler kapsamında ben de mentor olarak görev alıyorum ve bünyemizde çalışan, geleceğin kadın liderlerine ışık tutmak için çalışıyorum. Bu programlar kapsamında sadece profesyonel kariyere yönelik değil, özel hayata yönelik mentorluk da yapıyoruz. Örneğin bir anne olarak, yeni çocuk sahibi olmuş bir çalışanın iş/özel hayat dengesini nasıl sağlayacağına dair önerilerde bulunabiliyorum.

“Geleceğin kadın liderlerini Hilton kültürüyle çekirdekten yetiştiriyoruz” 

Ayrıca kadınların liderlik alanında gelişimine destek olmak için Elevator adlı bir programımız var. 5-8 yıl süren bu küresel programı tamamlayan adaylar genel müdür pozisyonlarında görev alabiliyor. Bunun yanı sıra finans alanı için özel olarak hazırlanan Finesse adlı bir kariyer gelişim programımız da var.

Bu tip programların yanı sıra Hilton, Türkiye’de bazı otellerinde kazanç sağlamak isteyen ev kadınlarına da yarı zamanlı iş olanakları sunuyor. Ev kadınları günde 3-4 saat bir Hilton otelinde çeşitli operasyonel pozisyonlarda (mutfak, oda servisi gibi) çalışıp kendi kazancını sağlayabiliyor. Bu gibi program ve girişimlerin yanı sıra, başlangıç pozisyonlarında da kadın adaylara fırsat sunmaya önem veriyoruz. Bu sayede geleceğin kadın liderlerini Hilton kültürüyle çekirdekten yetiştiriyoruz.

Eskiden yöneticilik, liderlik gibi pozisyonlar daha çok erkeklere uygun olarak algılanıyordu. Kadınlar kariyer hedeflerini gerçekleştirmek için kişisel sorumluluklarından ödün vermek zorunda hissediyorlardı. Bu tüm sektörlerde karşı karşıya kalınan bir zorluk, ancak Hilton bunun önüne geçmek için kadın çalışanlara esnek çalışma imkanı gibi olanaklar sağlıyor, kapsayıcı ve anlayışlı bir çalışma ortamı sunuyor.

İş dünyası sürekli bir değişim içerisinde. Diğer sektörlerde olduğu gibi, turizm sektöründe de kadınlar liderlik pozisyonlarında yer almaya eskisinden daha istekli. Ben de şu an birçok otelde kadın yöneticilerle çalışıyorum ve bu durumdan çok mutluyum. Hilton olarak bu alanda ilerlemek isteyen kadınlara öncülük etmek ve bu kapsamda yeni girişimlerde bulunmaya önümüzdeki dönem de devam edeceğiz.

Liderlik tarzınız nedir? Kendinizi en güçlü ve en zayıf yanlarıyla nasıl anlatırsınız?

Aslında liderlik tarzım yıllar içinde sürekli olarak değişti, gelişti. Bu değişimin tecrübe ve olgunlaşmayla ilgili olduğunu düşünüyorum. Eskiden daha otoriter bir liderlik yaklaşımım vardı. Ancak zamanla ekip arkadaşlarımı dinlemeyi, onları iş süreçlerine daha fazla dahil etmeyi öğrendim. Operasyonel süreçlerde işi yapan kişinin o işin nasıl yapılacağıyla ilgili en doğrusunu bildiğine inanıyorum. Bu nedenle ekip arkadaşlarımın iş akışıyla ilgili önerilerine her zaman kulak veriyorum ve mümkün olduğunca bu önerileri hayata geçirmeye gayret ediyorum. Dinlemenin iyi bir liderin en önemli özelliklerinden biri olduğuna inanıyorum.

Hilton çalışan memnuniyetine ve mutluluğuna çok önem veren bir şirket. Biz insanlara hizmet ediyoruz, bu nedenle ekip arkadaşlarımız mutlu olduğu takdirde konukların da mutlu olduğuna dair bir inanç var. Ekip arkadaşlarımızın sadece yaptığı işten memnun olmasını değil, her anlamda memnun olmasını istiyoruz. Onlara daima bir birey olarak yaklaşıyoruz, profesyonel anlamda veya özel hayatlarında yaşadıkları zorlukları dinliyor, çözümler üretiyoruz. Ben de bir yönetici olarak ekip arkadaşlarıma bu şekilde yaklaşmaya önem veriyorum.

O halde turizme adım atmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz olur mu? 

Bu işi gerçekten seviyorsanız kendinize inanın, yapabilirsiniz. Kimi zamanlar çok zorlu olabiliyor, ancak aynı zamanda bir o kadar tatmin edici ve keyifli bir iş. Bu sektörde limitlerinizi kendiniz belirliyorsunuz. Sürekli kendini değiştiren, yenileyen bir sektör. Her gün değişikliklerle karşılaşabilirsiniz, bu nedenle kolay uyum sağlayabilen bir yapıya sahip olmalısınız. Özellikle Hilton gibi uluslararası bir şirkette çalışıyorsanız ve karakter olarak esnek bir yapıya sahipseniz, dünyanın çok farklı noktalarında iş deneyimleri elde edebilirsiniz.

Turizm sektörü çok renkli ve hareketli. Bu sektörde çalışırken her gün değişik deneyimler elde edebiliyorsunuz. Hele ki Hilton gibi dev bir otel zincirinde çalışıyorsanız, otelinizde kraliyet üyeleri, devlet yetkilileri konaklayabiliyor. Bir gün kendinizi önemli bir diplomatla akşam yemeğinde bulabiliyorsunuz veya üst düzey devlet yetkilileriyle, ünlülerle tanışma fırsatı yakalayabiliyorsunuz. Bu denli hareketli bir hayatının olması insanı daima dinamik tutuyor.

Biraz da sizi konuşalım mı? Bize profesyoneldeki ve evdeki Ruhsar Eryöner’i nasıl anlatırsınız? Otelcilik sizin için bir yaşam tarzı mı yoksa özel yaşam alanlarınız da var mı?

İş hayatı ve özel hayat arasındaki dengeyi sağlamanın başarılı bir kariyer için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir kızım var. Kendisi şu anda 30 yaşında. Ben bekar bir anneyim. Kızım küçükken onunla vakit geçirmek birinci önceliğimdi. Ödevlerine yardım etmek, işten geldiğimde onun için yemek hazırlamak gibi, anne olarak yapmam gereken birçok şey vardı. Bu gerçekten benim için zorlayıcıydı, ancak o büyüdükçe, yıllar içinde benim de deneyimim arttıkça bu dengeyi sağlamayı daha iyi öğrendim. Hilton da bunu mümkün kılmamda büyük rol oynadı.

Şu an haftada 3 gün kişisel antrenör eşliğinde spor yapıyorum. Spor benim için olmazsa olmaz. Yemek yemeyi, değişik lezzetler keşfetmeyi de çok seviyorum. İşim dolayısıyla sık seyahat ediyorum. Bu sayede farklı mutfakları deneyimleme fırsatı buldum. Çalıştığım otellerde şeflerin yaptığı harika tariflerin tadına bakmak benim için her zaman büyük bir keyif oldu. Bunun yanı sıra seyahat etmek de en büyük tutkularımdan biri. Farklı kültürleri deneyimlemek, o kültürün insanlarını tanımak çok ilgimi çekiyor. Bir ülkeye gidip orada bir haftalık bir tatil yaptığınızda bu sizin için kısa bir deneyim oluyor. Ancak ben işim dolayısıyla farklı ülkelerde uzun süre kalarak farklı kültürleri derinlemesine keşfetme olanağı buldum. Bu keşiflerimin vizyonumu önemli ölçüde genişlettiğini düşünüyorum. İşimin bu yanını çok seviyorum. Yani aslında şöyle söyleyebilirim ki, her ne kadar iş hayatı ve özel hayatım arasında bir denge sağlamaya önem versem de turizm sektöründe çalışmanın hobilerim ve kişisel ilgi alanlarım üzerinde büyük etkisi oldu.

İş ve kişisel olarak bundan sonra hayatınızda neler olsun istiyorsunuz? 

Profesyonel yaşamımdaki öncelikli hayalim, deneyimimi daha farklı ülkelere doğru genişletmek. Kişisel hayallerime gelecek olursak, doğada vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bu yüzden ileride küçük bir bahçem olmasını istiyorum. Bu bahçeyle ilgilenmeyi, orada kendi meyvemi, sebzemi yetiştirebilmeyi hayal ediyorum. Doğayla daima bir bütün olmanın önemine inanıyorum. Bu yüzden önümüzdeki dönemde bu hayali gerçeğe dönüştürmek en büyük önceliklerimden biri.

#ruhsareryöner #röportaj  #HiltonTürkiyeDoğuAvrupaveİtalyaBölgeGenelMüdürü #hiltonhotels #iştekadın #turizmdekadın #turizm #kadın #ruhsareryönerinterview #tourism

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir