Yatırımın Yeni Adresi: Meyve Bahçeciliği

Sağlıklı beslenmenin en önemli öğelerinden olan meyve ve meyve suyu, üretici sanayisinin yüksek potansiyeli nedeniyle geleceği en parlak yatırım alanlarının başlarında geliyor.

Üretilen meyvelerin miktarı, çeşitliliği ve stratejik konumu açısından önemli avantajlara sahip olan Türkiye, meyvecilik sektöründe yerli ve yabancı sermayenin yöneleceği en önemli ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye meyvecilik ve meyve suyu sektörüne ilişkin kapsamlı çalışmalar yürüten MEYED (Meyve Suyu Endüstrisi Derneği) Genel Sekreteri Ebru Akdağ; büyük ölçekli ve sanayiye uygun “Meyve Bahçeciliği’nin geleceğin en parlak yatırımlarından biri olmaya aday olduğunu, orta ölçekli yatırımcıdan tutun da büyük holdinglere kadar birçok yatırımcının yeni rotasının bu alan olacağını belirtiyor.  Akdağ, şimdiden taze meyve ve meyve suyu ihracatında önemli bir oyuncu olan Türkiye’nin, kredi derecelendirme kuruluşu “Fitch Ratings” tarafından notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmiş olmasıyla yabancı yatırımcıların ilgisini arttıracağının altını çiziyor. 

MEYVE BAHÇECİLİĞİ SEKTÖRÜN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRECEK

MEYED (Meyve Suyu Endüstrisi Derneği) olarak “Meyve Bahçeciliği’nin gelişmesine yönelik girişimlere ışık tutmaya çalıştıklarını belirten Ebru Akdağ, yaptığı değerlendirmede şu bilgilere yer veriyor: “Büyük ölçekli yatırımların hedeflendiği meyve bahçeciliği meyve suyu sektörünün de geleceğini şekillendirecek. Ülkemiz meyve ve meyve işleme sanayisinin önünde hem dış hem de iç pazardaki gelişmelerden dolayı çifte fırsat bulunuyor. Bu da şirketlere meyveciliğin yeni bir yatırım alternatifi olmasını sağlıyor. Bugünden doğru adımların atılması halinde Türkiye meyve ve meyve suyu sanayisinin, başta AB olmak üzere dünyanın tedarik merkezi haline gelmesi hayal değil. Türkiye meyve suyu sanayisi, ülkemizin tarıma elverişli ekolojik ve iklimsel şartları, ihracat gücünü arttıran özel konumu, genç nüfusu, ekonomideki gelişmelere paralel olarak artan alım gücü, her geçen gün gelişen ve genişleyen dinamik iç pazarı, üretilebilen meyvelerin çeşitliliği, ekilebilir alana sahip oluşu gibi birçok avantaja sahip. Türkiye genel olarak gıda sektörlerinin tümünde, özel olarak da meyve suyu sektöründe giderek dünya oyuncusu olma yolunda ilerliyor. Batı ülkelerinde tarımsal kaynakların sınırlı oluşu ve büyük sübvansiyonlar için parasal kaynakların azaltılması sonucu gıda üretimi gerileme sürecinde. Zamanla hızlanacak olan bu süreç, Türkiye’nin önünde mükemmel bir fırsat olarak duruyor. Bu büyük şansı, hem özel sektör hem de devlet olarak doğru politikalarla değerlendirmemiz gerekiyor.”

BÜYÜK ÖLÇEKLİ SANAYİ TİPİ MEYVECİLİK 

Türkiye, ekolojik ve iklimsel şartları, birçok meyvenin ana vatanı oluşu gibi özellikleriyle meyvecilikte dünyanın en şanslı ülkelerinden biri. Ülkemizin dünya kayısı ve vişne üretiminde birinci,  nar üretiminde 3., elma üretiminde 4., şeftali ve üzüm üretiminde 6. konumda olduğunu belirten Akdağ sözlerine şöyle devam ediyor: “Maalesef katma değer ortaya koyan ve ülkeye doğrudan döviz girdisine önemli katkıda bulunan meyve işleme sanayi, küresel pazarda ihracat bakımından ilk sıralarda yer alamıyor. Gelişmiş pazarlardan farklı olarak, ülkemizde sanayiye yönelik meyve üretimi yapılmaması ve sanayiye uygun cins ve türlerin bulunmaması büyük bir eksiklik. Ancak bu durum, henüz tam olarak değerlendirilmeyen bir potansiyel fırsatını ortaya çıkarıyor: “büyük ölçekli sanayi tipi meyvecilik.”

 

MEYVE BAHÇECİLİĞİ YATIRIMI DOĞRU YAPILMALI

Meyvecilik geleceği parlak ve karlı bir yatırım alanı. Ancak ülkemizde genelde geçimlik meyvecilik yapıldığı için, bu alanda gerekli ilerleme kaydedilemiyor. Meyvecilikteki potansiyeli kazanca dönüştürebilmek için; sınai şirketlerin kurulması, uygun havzada ve büyük ölçekte, ihtiyaç duyulan cins ve çeşitlerde meyve üretimi yapılması gerekiyor. Yatırım alanı arayışındaki iş adamlarının ve şirketlerin bu alana yönlendirilmesi bu aşamada büyük önem taşıyor. MEYED Genel Sekreteri Ebru Akdağ, meyveciliğin sadece geleceği parlak ve karlı bir iş alanı olmakla kalmayıp, ülkeye getireceği döviz girdisi, kırsal kesimin şehre göçünün engellenmesi, verimli toprakların kullanılması ve ülkenin yeşillenmesine katkıda sağlaması gibi katkıları ile değerlendirildiğinde sosyal sorumluluğu da bulunan bir alan olduğunu belirtiyor.

TÜRKİYE, DÜNYANIN EN ÖNEMLİ MEYVECİLİK MERKEZİ OLABİLİR Mİ?

Ebru Akdağ; Türkiye, dünyanın en önemli meyvecilik merkezi olabilir mi sorusuna; meyve yetiştiriciliğinin endüstriyel bir işletme mantığı içinde yapılması halinde iklimi, arazilerin büyüklüğü ve tarıma elverişliliği açısından Türkiye, dünyanın en önemli meyvecilik merkezlerinden biri olmaya aday. Küresel piyasalarda rekabetçi olabilmek için, büyük ölçekli sanayi tipi üretim yapılması, birim alandan yüksek verim alınması, modern tarım tekniklerinin uygulanması, hasat dönemini uzatabilecek türler geliştirilmesi zorunluluk haline geliyor” şeklinde yanıt veriyor.

AVRUPA, ORTADOĞU, AFRİKA’YA İHRAÇ POTANSİYELİ

Akdağ; ülkemizin ihracat potansiyeline vurgu yaparak da şu bilgileri veriyor: “Türkiye’nin stratejik konumu ticari fırsat imkânlarını beraberinde getiriyor. Özellikle meyve suyu konsantresi, püresi ve bitmiş ürün ihracatı için Avrupa, Ortadoğu, Afrika, vs. potansiyel pazarlar olarak görülüyor. Rekabetçi işçilik fiyatları ve organik üretime yönelik ilgi de bu pazarlar için Türkiye’yi daha da cazip kılıyor. Türkiye’nin 2011 yılı meyve üretimi; 17,2 milyon ton. Türkiye bu rakamlar ile dünya üretiminde 6. sırada.  Bu oranın 1 milyon tonu meyve suyu sanayinde işleniyor. Ancak meyve suyu sanayisi, mevcut durumda meyve temininde yaşadığı sorunlar nedeniyle yarı kapasiteyle çalışıyor. Gerekli adımların atılmasıyla sektörün üretimini hızla artırması bekleniyor.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir