Erenil Kurucu Ortağı Yelda Ertuğrul: “9’dan 5’e Çalışmak Bana Göre Değil”

Erenil firmasının kurucu ortağı Yelda Ertuğrul, 15 senedir otel ekipmanları satışı işinde olduğunu belirterek diğer rutin işlerin kendisine göre olmadığını söylüyor.

Üniversiteden mezun olduğunda sınıf arkadaşlarının genelde bankacı olmayı tercih ettiğini vurgulayan Erenil kurucu ortağı Yelda Ertuğrul, daha okul yıllarındayken bu tarz bir mesleği yapamayacağını fark ettiğini söylüyor. Tamamen şans eseri otel ekipmanları satışı işine girdiğinin ancak yıllar geçtikçe şu anki noktaya gelmeyi başardığının altını çizen Erenil kurucu ortağı Yelda Ertuğrul ile bir söyleşi yaptık.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1974 İstanbul doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi İİBF Ekonomi Bölümü mezunuyum. Hiçbir zaman okuduğum okulla ilgili bir iş yapmadım. Okulu bitirdiğimden beri, yaklaşık 15 senedir, hep bu sektördeydim.

Erenil çatısı altında otel ekipmanları satışı yapıyorsunuz. Bu sektöre nasıl ilgi duydunuz ve bu işe nasıl girdiniz?

Aslında sektöre hiçbir şekilde ilgim olmadı. Üniversiteyi bitirince arkadaşlarımın çoğu bankacı oldular. Ama bankacı olmak beni hiç cezp etmedi. 9’dan 5’e memur gibi rutin çalışmak beni hiç etkilemedi, bunu zaten daha öğrenciyken de fark ediyordum. Bu sebeple hiçbir zaman okuduğum okul ya da bölümle ilgili hiçbir iş yapmadım.

Ancak, açıkçası satış da bana çok uzak bir kavramdı. Hiç yapamayacağımı düşünüyordum. Ama öyle değil… Bu, okuduğunuz okul ya da bölümle ilgili bir şey değil. Tamamen yaptıkça, çalıştıkça öğrenilen bir şey… Yani bunun kâğıdı, kalemi yok. Bu bir süreç… Yıllar boyunca hep bu işi yaptım. Okulu bitirdiğim günden itibaren hep bu işle ilgilendim. Aslında bu sektöre şans eseri girdim diyebilirim ama sevdim ve hiç de çıkmadım. En başından beri, 1998 yılından beri bu işi yapıyorum. Okul bittikten sonra bir yakınımın vasıtasıyla bu sektöre girdim.

Erenil’in yüzde 50 hissesine sahipsiniz. Sektörde ortağı oldunuz ilk firma Erenil mi?

Evet, Erenil sektörde ortağı olduğum ilk firma. Erenil’den önce toplam 12 yıl bu sektörde 3 farklı firmada çalıştım. Daha sonra 2010 senesinde Erenil’i kurduk.

Ortağımla beraber uzun yıllar bu sektörde olduğumuz için tecrübemizi, bilgimizi ve fabrikalarla olan ilişkilerimizi bir araya getirdik ve böylece Erenil doğdu.

Çalışma tempomuzda, müşteri ilişkilerimizde ve heyecanımızda hiçbir azalma olmadan aynı tempoda çalışmaya devam ediyoruz. Yani firma ortağı olmam hiçbir şeyi değiştirmedi. Müşterilere karşı aynı sorumlulukla çalışmaya devam ediyoruz.

Aldığınız eğitim şu anda yaptığınız işle ne kadar örtüşüyor?  

Hiç örtüşmüyor. Ben ekonomi mezunuyum ve şirket ortağıyım; önceki çalıştığım firmalarda sadece satış yapıyorken şimdi firmanın her şeyiyle ilgilenmek durumundayım. Mesela finansıyla ilgileniyorum ama yine de aldığım eğitimle örtüşmüyor. Aldığım eğitimin üzerinden 15 sene geçmiş, bilgilerin büyük kısmını unuttum. Hiç alakası yok aslında. Tamamen şans eseri bu sektöre girdim ve kaldım.

İş yaşamınızda kadın olmanızdan dolayı herhangi bir zorlukla karşılaşıyor musunuz?

Yaşadım ve dönem dönem hala yaşıyorum. Avantajını da gördüm, dezavantajını da…  Çok maskülen bir sektör… Çalıştığımız müşterilerin ve rakip diyebileceğim firmaların yüzde 90’ını erkekler oluşturuyor. Hizmet eden sektöre hizmet ettiğimiz için bazen stresli zamanlar yaşıyoruz ona rağmen hiçbir şekilde kaba bir davranış ya da söz ile karşılaşmadım. Bu anlamda kadın olmanın avantajını yaşıyorum açıkcası.

Ancak bazen müşterilerimiz son pazarlığı bir erkekle yapmak istiyorlar çünkü beni satış müdürü sanıyorlar. Ortak olduğumu duyunca da çok şaşırıyorlar. Karşısında erkek patron görmeye alışmış bir toplumda yaşadığımız için bazı şeyler kolay olmuyor. Çoğu zaman işim gereği çok farklı ve çeşitli kişilerle muhatap oluyorum. Herkese göre de farklı tavır sergiliyoruz, kadın ya da erkek olmaktan öte rollere giriyoruz çünkü hizmet eden bir sektöre hizmet etmek zor. Bununla birlikte uzun yıllardır birlikte çalıştığım müşterilerimde böyle bir sıkıntı olmuyor.

Sizce Türkiye’de kadınlar yönetim konusunda başarılılar mı?

Ben çok başarılı buluyorum. Çünkü kadınların çok disiplinli, tuttuğunu kopartan ve işlerine daha hâkim olduklarını düşünüyorum. Açıkçası erkekler kadınlar kadar sorumluluk almıyorlar. İş hayatında gördüğüm kadınların hepsi gerçekten çok başarılı. Hiçbir şey yarım kalsın istemeyiz, mutlaka olumlu ya da olumsuz sonuçlanmasını isteriz.

Erkekler bir işi alamadıklarında ya da kaybettiklerinde daha agresif olabiliyorlar. Biz kadınlar duruma göre tavır alıp bir sonraki adımımızı belirleyip ona göre hareket etmekte daha başarılıyız diye düşünüyorum.

İş hayatınızla aile hayatınızı nasıl düzenliyorsunuz?

Tüm hayatım işim diyebilirim. Bu şartlar altında bir aile kurmak imkânsız gibi…

İş benim için yedi gün 24 saat devam eden bir şey. Hizmet sektörünün doğası gereği bu tempoyla çalışmak durumundayım. Özel hayatımda kendime vakit ayırıyorum, spor yapıyorum, bir şekilde kendimi deşarj etmek durumundayım. Çünkü bazen problemler o kadar çok oluyor ki, daha sakin ve verimli olmak için spor yapıyorum. Zaman zaman küçük tatiller yapıyorum.

Erenil olarak ileride üretim yapmayı düşünüyor musunuz?

Hayır, bunu düşünmüyoruz. Zaten marka olarak çıkmadık biz, örneğin Churchill’in Türkiye Distribütörü olarak biliniriz. Erenil markasını çoğu müşteri bilmez. Churchill deyince müşteri bizi anımsar. Böyle girdik ama bu bir stratejiydi aslında. Markalar Türkiye’de çok bilindiği için markayla ön plana çıktık. Ama artık Erenil ön plana çıkacak. Erenil’i ön plana çıkartmak için yeni web sayfası tasarlıyoruz, logomuzu değiştireceğiz ve yeni bir showroom yapacağız.

Ben çok sağlam markalar satıyorum, inşallah onları satmaya devam edeceğim. Belki başka markaları da ileride bünyemize alabiliriz, belki daha da büyüyebiliriz ama üretimi asla düşünmüyoruz.  Zaten en iyisini getiriyorum ve satıyorum. Erenil müşteri memnuniyeti ve hizmet kalitesiyle ön plana çıkıyor. Ancak bazen müşterilerimizin çok özel istekleri olabiliyor, böyle durumlarda onlara özel üretim de yaptırdığımız oluyor.

Biz butik bir firmayız. Yerli hiçbir ürün satmıyoruz. Ürünlerimizin tamamı ithal… Dört markamız var, onların dışına çok çıkmıyoruz. Bu dört markayla da komple bir tesisin tüm ihtiyaçlarına yanıt verebilirim. Ben arkasında durabildiğim markalarla çalışmayı tercih ediyorum. Bu nedenle bugüne kadar hiçbir müşterim bana çıkıp da, “Sen bana şöyle demiştin ama değilmiş” demedi ve demeyecek. O nedenle, “Ucuz olsun çok satarım”a hiç girmedim, girmeyeceğim de.

Son olarak eklemek istedikleriniz?

Sektörün çok fazla hırslı olmasından ötürü aslında bazı şikâyetlerim var. Rakiplerimiz kimi zaman o kadar kabalaşabiliyorlar ki sırf uğraşmamak ve de yıpranmamak için bazı projelere girmediğim oluyor.  Onların bu agresifliği aslında maalesef sektörü de yıpratıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir