Genç, cesur, egosuz turizmci! Funda Bezircilioğlu

“Başarının sonu yok, aynı şekilde öğrenmenin de. Bugün yeni işe başlayan genç bir arkadaşımızdan da çok şey öğrenebiliriz. Yeniliklere açık olmalıyız ki çağa ayak uydurabilelim, misafiri mutlu edebilelim.”

Genel müdürlük koltuğunu bıraktı, başka bir otele ‘egosuzca’ Satış & Pazarlama Müdürü olarak gitti. Çünkü onun için önemli olan pozisyon değil, oturduğu koltuğu layıkıyla doldurabilmekti. 44 yaşında İzmir’deki kolayı bırakıp İstanbul’a yerleşirken bile tek düşündüğü iş sadakati ve ‘risklere rağmen’ kurum önceliğiydi. Ve şimdi yeniden hak ettiği koltukta… Bu ayın iş’te kadın konuğu turizm sektörünün genç ve profesyonel isimlerinden Wyndham Grand İstanbul Levent Genel Müdürü Funda Bezircilioğlu… Cesur, egosuz ve işine tutkun genç yöneticinin turizmde yolculuğunu keyifle okuyacağınızı umut ederiz…

Turizm yolculuğunuz nasıl başladı, Wyndham Grand İstanbul Levent Genel Müdürlüğü’ne uzanan otelcilik serüveninizi anlatır mısınız?

Bilkent Üniversitesi Turizm bölümü ilk mezunlarındanım. 1990 yılında mezun oldum ve bir hafta sonra Accor Grubu’nun İzmir’deki Otelinde çalışmaya başladım. Ön büro kökenliyim, otelciliğe santral görevlisi olarak başladım, resepsiyon ve rezervasyonla devam ettim. Takibinde İstanbul’daki merkez Satış ve Pazarlama Müdürlüğüne bağlı olarak Ege Bölgesi Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevine atandım ve aynı zamanda Önbüro’dan da sorumlu idim. Şirketteki son pozisyonum ise Genel Müdür Yardımcılığı idi. Ocak 2004 itibariyle Özdilek Holding’in İzmir’deki Oteli olan ve o dönemdeki ismi ile Crowne Plaza İzmir, şimdiki ismi ile Wyndham Grand İzmir Özdilek Oteli’nde Satış ve Pazarlama Müdürü olarak çalışmaya başladım. Burada özellikle altını çizmek istediğim bir konu var ki, yeni nesil için de önemli olduğunu düşünüyorum. Bu da hiçbir zaman yalnızca ünvanlara bağlı karar verilmemesi gerekliliğidir. Cesur bir karar olmuş. Üstelik egosal bir durum da yaşamamışsınız. Hayır yaşamadım çünkü yaptığım işi çok seviyordum. Kararımdaki en önemli etken ise Otelin Özdilek işletmesi olması idi. Daha önce de değindiğim gibi iş hayatında yalnızca ünvanlara göre karar alınmaması gerektiğine inanıyorum. Çalıştığınız firmanın istikrarı, değer yargıları ve işletme prensipleri önemlidir. Netice itibari ile ünvan odaklı alınan kararlar her zaman mutluluk vermeyebilir. Otelciliği meslek olarak seçen genç meslektaşlarıma bu hususları gözardı etmemeleri gerektiğinin yanı sıra bir üst pozisyona geçmeden önce hazır olduklarından emin olmaları gerekliliğini de tavsiye ederim. Aslında çok hoş, sektör açısından da örnek bir yaklaşım. Fakat bir o kadar da riskli görünüyor. Sonuçta pozisyon düşürürken bir daha yükselememe gibi bir riski de göze almış oluyorsunuz.

İş hayatında şansa ne derece inanırsınız?

Şans faktörü hepimiz için olabilir ya da olmayabilir. Neticede ben hiçbir zaman “ Bir üst pozisyon imkanı olur ise devam ederim, aksi takdirde etmem” diye bir bakış açısıyla o göreve gelmedim. Boşalmayabilirdi de… Önemli olan “işimi iyi yaparak verimli olabiliyor muyum ve daha iyisini nasıl yapabilirim ?“ sorularına cevap verebilmemdir. Çalışma hayatındaki her insanın bu hususları en azından bir kez düşünmesi gerektiği fikrindeyim. 2004 yılı sonunda genel müdür yardımcısı oldum. 2012 yılına kadar sürdü ve hiçbir zaman “Genel Müdür olmamın zamanı geldi” diye düşünmedim. Eğer genel müdürlük imkanı doğmasa idi, Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmaktan da son derece mutluydum. Gerekirse uzun yıllar boyunca aynı pozisyonda, aynı istekle çalışmaya devam ederdim.

Sonraki süreçte neler oldu?

2012 yılında genel müdür olarak tayin edildim. İstanbul’daki otel projemizin çalışmaları zaten devam ediyordu.Bu bağlamda sık sık İstanbul’a ziyaret gerçekleştiriyordum. Görevime İstanbul Otelimizde devam etme kararını Holding Yönetim Kurulu Başkanımız Hüseyin Bey ile aldık ve Ocak 2014’de İstanbul’a tamamen yerleştim. İnşaat dönemi, operasyondan çok farklı idi. Gerek mimari ekiplerle çalışmalarınız devam ediyor ve gerekse ekibinizi kurarak standartları oluşturuyorsunuz. Eylül ayında gerçekleşen açılışımıza kadar devam eden 8 aylık süreçte çok keyifli anılarımız oldu. Çünkü sıfırdan bir binayı tüm detaylarıyla yapılandırmak inanılmaz bir hazdı. Şu da çok enteresandır ve paylaşmak isterim; gece yarısı saat 2.30. Otelin açılmasına çok az bir zaman kalmış, biz ekip olarak ofislerde çalışıyoruz. Gündüz gördüğüm lobi, bomboş ve temizliğine yeni “Başarının sonu yok, aynı şekilde öğrenmenin de. Bugün yeni işe başlayan genç bir arkadaşımızdan da çok şey öğrenebiliriz. Yeniliklere açık olmalıyız ki çağa ayak uydurabilelim, misafiri mutlu edebilelim.”başlanmış. Gece 2.30’da mobilyaların yerleştiği bir lobiyi görüyorsunuz. İşte o, inşaat sürecinden operasyon sürecine geçtiğinizin somut bir göstergesi olarak karşınızda duruyor. Bu tarifi çok zor bir duygu tabii. Üzerinde adım adım çalıştığınız her bir detayın uygulamaya geçtiğini gördüğünüzde müthiş bir mutluluk hissi kaplıyor içinizi.

Turizm kategorileri içinde sizi otelciliğe yönelten nedenler ağırlıklı bu hisler midir?

Lise son sınıfa kadar özellikle tercih ettiğim bir meslek yoktu, Otelcilik ise “Evet bu işi de yapabilirim” dediğim sektörlerden biri oldu, kazandım ve devam ettim. Tesadüf diyemeyeceğim ama benim için son anda verilmiş bir karardı. Bugün geriye baktığımda iyiki tercih etmişim diyorum.Çünkü mezuniyetimden bugüne yaklaşık 24 yıl geçmiş, otelcilik hala büyük keyif ve sevgiyle yaptığım bir iş…

16,1

 

Peki otelciliğin en çok nesini sevdiniz?

Beni en çok çeken dinamizmi oldu. Bu meslekte sürekli dinamik kalmak zorundasınız. Büyük kadrolarla çalışıyorsunuz, bu çok önemli. Tüm detaylara haiz olmak, arkadaşlarınızla paylaşıp, işi ince ince işlemek, misafir beklentilerini anlayabilmek ve ona göre önlemler almak çok önemli. Aynı sektörde konaklamanın yanısıra Yiyecek İçecek ve SPA gibi farklı branşlarda hizmet veriyorsunuz. Dolayısıyla o dinamikleri çok iyi takip edip, vaat ettiğiniz şekilde gerçekleştirmek zorundasınız. İşte bu sebeplerle hijyeninden gıda güvenliğine, personel eğitiminden misafir beklentisine kadar çok ince detayları göz önünde bulundurup, ekip arkadaşlarınızla beraber sağlamakla yükümlüsünüz. Ki bunlar beni son derece mutlu ediyor.

Özdilek Grubu ile nasıl tanıştınız?

İzmir’de çalıştığım otel Aralık 2003 sonunda kapanma kararı almış ve bu dönemde birkaç otelden iş teklifi almıştım. Özdilek Grubu ile birlikte çalışmaya karar verdik. Kararımda Özdilek Grubu’nun köklü, güvenilir ve samimi bir şirket olması etkili oldu. Grubumuzun profesyonel yönetim anlayışının, yeniliklere açık olmasının ve her daim misafir memnuniyetini ön planda tutmasının altını çizmeden geçmek istemem. Şirketimizde yatırım yapılması gereken hiçbir alan atlanmaz. Önce misafire o konforu sağlayacaksınız ki getirisini de sonradan alabilesiniz. Bu çok yerinde bir bakış açısı ve ben bunu seviyorum. Aynı şekilde grubumuzda fikirlerinizi rahat bir şekilde beyan edebileceğiniz gibi en üst seviyeden en alt seviyeye kadar herkesle aynı ortamda bulunabilirsiniz. Ayrıca çok adil bir yapısı var, çalışanına verdiği değer ve önem fazla. Böyle olduğu için de İzmir’den İstanbul’a taşınma kararı aldım ve benim dışımda İzmir’deki Otelimizden gelen birçok arkadaşım da oldu. Bunu da sağlayan Holding’in verdiği güven ve yarattığı istikrar oldu. Bu başarılı bir modeldir.

Sirkülasyonun en yoğun olduğu sektörlerden birinde, otelcilikte, istikrarlı bir yol çizmişsiniz. Buna sebep olarak neleri gösterebilirsiniz?

İş dünyasında sıklıkla yer değiştirmenin çok da başarılara kapı açtığına inanmıyorum. Çalışma hayatında sıklıkla yapılan işyeri değişiklikleri bireylerin kariyerinde belli bir noktadan sonra pozitif değil, negatif sonuçlar doğurabiliyor. Haklısınız Otelcilik, personel sirkülasyonu yoğun olan bir sektör. Biz, açık olan pozisyonları -mıza atamaları iç bünyeden yapmayı tercih ediyoruz. Böylece çalışanlarımız kariyer fırsatlarının olduğunu biliyor ve grupta kalmayı tercih ediyor. Deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki çalışma hayatında istikrar; sisteme hakim olmak, uygulamak, geliştirmek ve onun için mücadele vermeyi beraberinde getiriyor. Başarı eşittir ünvan değildir. Başarı; işinizi ne kadar sevdiğiniz, yükseltmek istediğiniz ve gayretinizle ilintili bir konudur.

O zaman şunu sormayalım, siz nasıl bir yöneticisiniz? Bize kendinizi kısaca nasıl tanıtırsınız?

Biraz işkoliğim, tüm hayatım iş… Bunu da çok seviyorum. Yine aynı noktaya geleceğim, hangi sektör olursa olsun yaptığınız işte çözmeniz gereken pek 54 hotel restaurant & hi-tech iş’te kadınçok konu oluyor Ve siz çözdükçe mutlu oluyorsunuz. Başarının sonu yok, aynı şekilde öğrenmenin de. Bugün yeni işe başlayan genç bir arkadaşımızdan da çok şey öğrenebiliriz. Yeniliklere açık olmak gerekir ki çağa ayak uydurabilelim, misafiri mutlu edebilelim. Aynı zamanda çok detaycı biriyim. Bunun da başarıda önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Sektöre yeni başlayan ve hali hazırda çalışan arkadaşlarıma, “Merak edin, sorun, öğrenin, mantığını çözmeye çalışın, ezbere iş yapmayın” şeklinde tavsiyelerde bulunuyorum.İş hayatında iyi bir gözlemci olmanın ve detayları takip etmenin önemi yadsınamaz bir gerçek.

Turizm de tam olarak bunları mı ister? Sizce iyi bir turizmci olmanın yol haritası neler olmalıdır?

Birçok sektör gibi turizm de evet bunları ister. Çünkü baktığınızda otelcilikte hem perde önü dediğimiz misafirle olan operasyonlar hem de üretimden personel seçimine, eğitimden gider kalemlerine kadar çok aşamalı perde arkası var. Dolayısıyla hem ön planda aktif olmak hem de geri planda tüm bu akışı takip etmek durumundasınız.

Otelciliğe ön büroda başladınız, genel müdürlüğe kadar yükseldiniz. Bu süreci ‘turizmde kadın’ olarak nasıl değerlendirirsiniz? Zorluklarınız, engelleriniz oldu mu?

Şunu çok net söyleyebilirim, cinsiyet ayrımı yaşamadım. Neticede nitelik profilleriniz pozisyonla tam olarak örtüşüyorsa, ayrım yapmaksızın söz konusu görevi kadın ya da erkek bir şekilde dolduruyor. Öyle de olması gerekli. Otelcilik sektöründe cinsiyetimle ilgili herhangi bir negatif ya da pozitif tepkiyle karşılaşmadım. Çünkü önemli olan cinsiyet farklılıkları değil, görevinizin gerekliliklerini yerine getirmeniz.

İzmir’den geldiniz. İstanbul’da otelcilik yapmak zor mu? Buradaki şehir otelciğini de düşünürsek, nasıl bir deneyim, değerlendirmeleriniz, yorumlarınız neler olur?

İstanbul’da hiç zorlanmadım. Tabii ki yeni bir oluşum, yeni bir çevre, yeni insanlar… Fakat bu süreci İstanbul’dan aramıza katılan arkadaşlarımızla beraber istişare ederek ve yenilikleri takip ederek geçirdik. Şehir ya da tatil oteli olması da önemli değil; misafirin sizden ne beklediği çok daha önemli bir konu. Bunun cevaplarını ortaya çıkardıktan ve sunmaya başladıktan sonra misafir zaten sizi tercih etmeye başlıyor.

Biraz da özel yaşamınızdan bahsedelim. Otelden arta kalan zamanlarınızda neler yapmaktan hoşlanırsınız?

Bekarım, çocuğum yok. İşimi seviyorum ve çalışma hayatı yaşam tarzım haline geldi. O yüzden günümün çoğunu en erken 20.00’de çıkmak üzere otelde geçiriyorum. Dönem dönem pazar günleri de ofiste olabiliyorum.Zaman buldukça İzmir’e ailemi ve arkadaşlarımı görmeye gidiyor, İstanbul’daki arkadaşlarımla zaman geçirmeye çalışıyorum. Yıllardır İstanbul’a seyahat ediyorum ancak görmediğim birçok yeri var. Onun için kendime şöyle bir hedef koydum, metro ile en son açılan hattına kadar gideceğim ve İstanbul’u daha yakından tanımaya çalışacağım.

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Bizimle paylaşabileceğiniz başka hedefleriniz, hayalleriniz var mı?

İstanbul’daki otelimizi başarıyla açtık, önemli organizasyonlar gerçekleştirdik ve her gün daha büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Başarılari sadece kendi işletmem için tüm sektör için diliyorum. Çünkü ülkeme ve İstanbul’a güveniyor ve inanıyorum.

Son olarak merak ediyorum, Özdilek Grubu günün birinde Hakkari’de de bir otel açsa oraya da gider misiniz?

Neden olmasın? Yeni oluşumlarda görev almak çok büyük bir haz. Özdilek Holding ileride yeni bir şehirde otel açarsa, sağlığım elverdiği sürece dahil olmaktan memnuniyet duyarım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir