Ordu “3 ay değil, 12 ay” sloganıyla turizm cazibesini artırıyor!

Turizm alanında doğal güzelliklerin cazibesini artırmak amacıyla sıkı bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler,  “3 ay değil, 12 ay Ordu” sloganıyla turizmin cazibesini ve çeşitliliğini artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Son iki yıldır klasik belediyecilik dışında turizm, gastronomi, tarım, sosyal hizmetler, kırsal kalkınma ve hayvancılık, kültür-sanat, kent estetiği alanlarında gerçekleştirdiği projeleriyle dikkat çeken Ordu Büyükşehir Belediyesi, Başkan Dr. Mehmet Hilmi Güler ev sahipliğinde ulusal medya temsilcileri ve iş insanlarını Ordu’da ağırladı. Ekonomi Gazeteciler Derneği’ne bağlı ve ulusal medyanın tanınan gazeteci ve yazarları ile Türkiye’de bazı sektörlerde faaliyet gösteren firmaların yöneticileri ve iş insanlarının da katıldığı program kapsamında ‘Sürdürülebilir Turizm ve Bir Yerel Kalkınma Modeli-Ordu’ konulu bir oturum düzenlendi. 4 Eylül Cumartesi günü Radisson Blu Hotel Boztepe’de düzenlenen oturumda Ordu’da klasik belediyeciliğin dışında tarım, turizm, enerji, sosyal hizmetler, kırsal kalkınma ve hayvancılık, kültür-sanat, kent estetiği ve gastronomi alanlarında yapılan çalışmalar ele alındı.

“Turizmin cazibesini artırıyoruz”

Turizm alanında doğal güzelliklerin cazibesini artırmak amacıyla sıkı bir çalışma gerçekleştirdiklerini belirten Başkan Güler, şu bilgileri aktardı: “Yayla turizmini geliştirmek açısından Çambaşı yaylasında bulunan kayak tesisinde 4 olan pist sayısı 15’e, 5 km olan pist uzunluğunu 17 km’ye çıkardık. Aynı zamanda Çambaşı yaylamıza 5 yıldız konforunda otel inşasına başladık. Çam ormanlarının arasına bungalov evler inşa ederek cazibesini artırdık ve potansiyeli yüksek bir kayak merkezi oluşturduk. Yayla merkezlerimizin görsel estetiğini yeniledik. Kabadüz, Mesudiye, Akkuş ve Aybastı yaylalarında yaylalarda kış festivalleri düzenledik. Hoynat Adası, Yason Burnu, Ünye Çamlık ve Asarkaya kent ormanlarında yeni sosyal tesisler inşa ettik, Çınarsuyu tesislerini halka açtık. Yaylalarda balon turizmini başlattık. Dünyada denize, karayoluna, havaalanına ve şehir merkezine en yakın yamaç paraşüt alanı olan Boztepe’nin zirvesine paraşüt pisti inşa ettik. Denizden daha fazla yararlanmak için Şehit Temel Şimşir gemisini turizme kazandırdık. Gençler için spor sahaları inşa ettik, su sporlarının gelişmesi için kano ve yelken kulübü kurduk. Düne kadar boş olan denizde bugün yelkenler, kanolar, gezinti gemisi tur atıyor”.

“Nitelikli tarımı turizmle birleştireceğiz”

“Nitelikli tarım ile turizmi birleştireceklerini ifade eden Güler şöyle devam etti: “Geçmişte göç veren şehrimiz pandemi sonrası göç alan bir haline geldi. Biz uyguladığımız nitelikli tarım projelerini turizm ile birleştireceğiz. Bizim asıl amacımız bölge insanının doğduğu yerde doymasıdır. Doğduğu yerde doyan bir Karadenizli profili ortaya çıkarmak istiyoruz. Göçü önlemek istiyoruz aslında. Esas hedef budur. Yıllarca hep göç etmişiz, sonra yanık gurbet türküleri söylüyoruz. Şimdi türkülerimizi Ordu’da söyleyeceğiz. Yaptığımız çalışmalarla da bunu başardık. Özellikle bu pandemi döneminde Ordu’ya önemli göç geldi. İnsanlara üretim konusunda teşvik ettik. Bu da yetmedi. Alım garantili ürünlerin dikimini sağladık. Sonra o ürünleri satın aldık. Şimdi her ilçemizde birden fazla ürün ekiliyor. Akkuş’undan tutunda, Mesudiye’sine kadar, Gürgentepe’sinden tutunda Ünye’sine kadar her ilçemizde üretim var. Bu üretim ağırlıklı bir modeldir. Biz verimli topraklarımızın kıymeti bu üreticilerimize bir kez daha hatırlattık. Bugün sanayi tesisi kurmak istesen hiç yoksa 1,5 yıl uğraşacaksın. Ancak toprağa bir ürün diktiğinde en az 6 ay içinde ürün veriyor. Biz bunları bilerek hareket ediyoruz. Bu aslında topyekûn bir eğitimdir.  Bunu biz sadece 2 yıl içinde başardık. Aslında başarılamaz denileni başardık”.

“Tarımı canlandırdık ve ihraç etmeye başladık”

En birincil hedeflerinin gıda üretim ve enerji olduğunu altını çizen Başkan Güler, köy-kent ilişkisi sıkı olan Ordu’da tarım ve hayvancılığın önemli bir yer tuttuğunu belirtti. Doğal güzellikler açısından turizmin öne çıktığını aktaran Başkan Güler, yenilenebilir enerji açısından rüzgâr enerjisinin önemli olduğunu vurguladı.

Başkan Güler, “Göreve geldiğimizde 330 damızlık koyun dağıttık, bugün sayısı 1200 oldu. Sayı artınca yeni çiftlik ve üretim alanları ortaya çıktı. 4 bin adet damızlık kaz dağıttık, bugün sayısı 21 bine ulaştı. Kaz üreticileri yakın zamanda Ağrı’ya kaz satışı yaparak orada da bu üretimin artmasına katkıda bulunuyor. Bunların yanısıra yöresel ürünleri destekledik, satış reyonları ve pazarları açtık, kadınlarımız üretime yöneldi ve ekonomik kazanç sağlamaya başladı. Boş ve ve âtıl arazileri değerlendirerek üreticilere tohum desteği verdik, bugün o boş araziler üretim alanları oldu. Sera isteyene sera kurduk, üretilen sütün ekonomik kazanca dönüşmesi için süt evleri inşa ettik, yılda 50 bin adet yumurta üretiliyordu, verdiğimiz desteklerle bugün yılda 12 milyon yumurta üretiliyor. Yumurta üretici kooperatifimiz yakın zamanda Dubai’ye yumurta ihraç etti.  Bu tarım arazilerinde üretilen ürünler için sözleşmeli tarım uygulaması başlattık. Üreticimizden aldığımız ürünleri hem satışını yapıyor hem de aşevimizde değerlendirerek 19 ilçemizde bulunan ihtiyaç sahiplerimize ulaştırıyoruz”.

“Fındığın tanıtımı üretimden daha zor”

Türkiye’nin en büyük tarım ihracat ürünlerinden biri olan fındığı ele alan Başkan Güler, ilginç noktaları göz önüne serdi. Türkiye’nin dünya fındığının yaklaşık yüzde 75’ini ürettiğini, Ordu’nun ise dünya fındık üretiminin yüzde 25’ini, Türkiye üretiminin yüzde 35’ini gerçekleştirdiğine dikkat çeken Başkan Güler, “Fındığın tanıtımı üretiminden daha zor. Öncelikle fındığın tanıtımını daha iyi yaparak üreticilerimizin kazançlarını daha da artırmamız gerekir” dedi. Güler, şu görüşlerde bulundu: “Ülkemizin en büyük tarım ihracat ürünleri arasında fındık önemli bir yer tutuyor. Dünya fındığının yüzde 75’ini ülkemiz karşılıyor. Buna karşılık olarak ilimizde fındık üretimi yüzde 25 seviyelerinde üretim yapıyor. Aslında fındık üretmek kolay zor olan ise fındığı tanıtmaktır. Yani fındığa pazar bulmak ve onu oraya satmak üretmekten daha zordur. Ülkemiz bu konuda geçmiş yıllarda sıkıntı yaşadı. Ancak yapılan tanıtımlar ve görüşmelerle bu sıkıntı ortadan kalktı. Ancak yeni pazarların oluşturulması ekonomik açıdan çok önemlidir. Yeni pazar demek rekabet demektir. Yeni pazarlar demek alınan ürünün değerinin yukarıya doğru yükselmesi demektir. Şu anda bu konuda önemli çalışmalar yapılıyor. İnanıyoruz ki, ilimiz başta olmak üzere ülkemizde üretimi yapılan fındığın değeri her geçen gün daha da yukarıya çıkacak ve üreticilerimiz daha da gelir elde edeceklerdir”.

#ordu #ordubüyükşehirbelediyesi #drmehmethilmigüler #orduturizmi #ordugastronomi #karadenizturizm #turizm #gastronomi #fındık #radissonbluhotelboztepe #orduboztepe

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir